22 Haziran 2013 Cumartesi

Dylan Dog - Bir İtalyan Şaheseri



Bir aralar İtalyan çizgi romanlarını westernden ibaret sanırdım , meğer bu konuda fazlasıyla yanılıyormuşum. Açık konuşayım western çizgi romanları artık pekte ilgi duymadığım bir tür haline geldi, elbette Tommiks ve Swing'in hala gözümde nostaljik bir önemi var fakat artık çocukluğumdaki kadar büyük bir heyecan vermiyor. Belki de bunda büyüdükçe Amerikan yerlilerinin çektikleri acıları öğrenmemin bir etkisi olabilir veya sadece hikayeler eskisi kadar ilgimi çekmiyor. Öte yandan çizgi romanda çeşitlilik arayışlarına girmem fumettilerde oldukça gelişmiş farklı bir türün dikkatimi çekmesini sağladı , bu türün adı ise "dedektif öyküleri".

 Dedektiflik öyküleri Comic'te Batman ve Manga'da Dedektif Conan ile Death Note sayesinde ilgi duymaya başladığım bir çizgiroman türü haline gelmeye başlamıştı. Fumetti'nin dedektiflik alanında ileri olduğunu görmek beni oldukça şaşırttı. Birçok başlık, İtalya'nın çizgi roman aleminin hakimi Bonelli Ailesi tarafından çıkarılmış. Bonelli Ailesi (onlara bu şekilde hitap etmek hoşuma gidiyor)  , benim pekte tanışık olmadığım bir yayıncıydı , elimdeki gazete ekleri daha çok essegesse yayınlarıydı. Daha önce Bonelliden iki yayın okudum, bir tanesi Zagor öyküsüydü diğeri ise birkaç Mister No öyküsüydü. Zagor biraz tuhaf bir western türü, arada bir kitap evlerinde kapaklarına bakıyorum,  weird (tuhaf) western türünde gösteriliyor , Mister No ise modern bir kovboya benziyor ,  ileride Mister No'nun hikayelerine göz atma ihtimalim daha yüksek , Zagor ise biraz düşük ihtimal gibi geliyor , neyse biz dedektiflere geri dönelim.




Bonelli Ailesinden çıkmış bir çok dedektif varken ilk tercihim Martin  Mystere oldu . Martin  Mystere gerçekten de kaliteli bir yayın ve ileride ondan bahsedeceğim fakat beni ciddi anlamda saran bir başka dedektiflik yayını oldu, bu yayının adı ise Dylan Dog . Dylan Dog'u ilk önce bir Hollywood filmiyle tanıdım  , film oldukça zayıf bir yapım ve karakteri düzgün şekilde yansıtmıyor bu yüzden uzak durmanızı tavsiye ederim. Çizgi romanı ise bir kitap evinde çizgiromanlara bakarken iki kişinin konuşması sonrası ilgimi çekti. Birisi arkadaşına hararet ile Dylan Dog'u tavsiye ediyordu , bende eve gittiğimde neymiş lan bu deyip çizgidiyarından bir hikayesine göz attım. Baktığım sayı ölülerin dansı adlı hikaye idi ve hiçbir şey anlamamıştım. Normalde Fumetti yayınlarına ortadan başlamayı tavsiye ederim , öyle karakterin geçmişiyle filan uğraşmadan ortadan maceraya dalın hoşunuza giderse devam edersiniz. Fakat böyle ölülerin dansı gibi eski hikayeleri okuyanlara yönelik bir hikayeye denk gelmeniz de mümkün :) . Tabi ki bu karmaşık hikayeden dolayı yayına pekte ısınamadım , birde hikaye bir yayın serisinin ilk kitabıydı, bende Dylan'ın ilk hikayesi zannettim , demek ki tespitim doğruymuş kitapta bir yazıyor diye atlamak yerine daha ileri bir sayıya atlamam gerekiyormuş :).  Uzun bir süre sonra Dog'a bir şans daha vermeye karar verdim , İzmir kitap fuarında oğlak yayıncılık harika bir indirim yapmıştı (Umarım seneyede yaparlar), iki tane Martin Mystere kitabı aldım, Dylan Dog'taki harika fiyatları görünce iki tanede ondan aldım . Eve gelipte okumaya başlayınca bir şans daha vermekle çok iyi bir tercih yapmış olduğumu anladım , işin komik tarafı   ilk okuduğum öykü kitabın yanında ek olarak verilen Dylan'ın Arşak adlı yardımcısının küçük promosyon kitabıydı. Şimdi Dylan'ı bir anda benim favori fumetti kahramanıma çeviren etkenlerden bahsedeyim.



Tiziano Sclavi tarafından 1986'da yaratılan Dylan Dog İngilterede yaşayan bir doğa üstü olaylar dedektifidir. Occult Dedective Fiction olarak geçen bu tür ; hayaletler, lanetler, yaratıklar ve doğa üstü olayları gerilim ve korku öğeleriyle birleştiren dedektiflik hikayeleridir.  Bu tip hikayeleri Comic'te Hellboy ve Hellblazer serilerinde görebilirsiniz. Hatta başta bahsettiğim Death Note adlı manga bu türden sayılabilir.  Bu tür doğası gereği bol miktarda fantastik öğeler içerir , benim çizgi romanlarda aradığım şeyde tam olarak budur, "yaratıcılık" görmek. Bir İngiliz olan  Dylan Dog hep aynı şekilde giyinen (kırmızı gömlek, siyah ceket ve kot pantolon ,dolabında hep aynı kıyafetlerden birkaç takımı  var) bakımlı ve çapkın bir karakter olarak gösteriliyor. Bana biraz Hellblazer'in kahramanı John Constantine'i anımsatıyor , oda ingiliz , doğa üstü olaylarla  ilgilenen ve ikonik paltosuyla dolaşan bir dedektif, acaba Sclavi Dylan'ı yaratırken Constantine'den ilham aldı mı merak ediyorum. Dylan'ın ilginç yanlarından biri ilgilendiği iş  doğa üstü olaylar olsada kendisinin doğa üstü olaylara tamamen inanmayıp kuşkucu yaklaşması. Zaten hikayelerin tamamı doğa üstü olaylar içermez , doğa üstü gibi görünen gizem öyküleri yoğunlukta . Hikayelerin güzel kurgusu beni en fazla etkileyen öğelerden birisi , tabi ki her hikayeye aynı kalitede değil bazen uçuk hatta dördüncü duvarı aşan tuhaf hikayelerde mevcut fakat genelinin güzel kurgulandığını söyleyebilirim hatta basit bir kara kedi öyküsü bile oldukça ilgi çekici bir kurguya sahip.

Hikayelerin kurgusunun yanında yan karakterlerin yeterince geliştirilmeside Dylan Dog'u ilginç kılan etkenlerden biri. Her yeni bölümde hikaye için yaratılan karakterler okuyucuya yeterince tanıtılıyor. Ayrıca yardımcı karakterlerinde ilgi çekici olduğunu eklemeliyim bunlardan biri olan müfettiş Bloch Dylan'ın en önemli müttefiklerinden biri:





Çözülmesi zor vakalarda sürekli Dylan'ın yardımına başvuran müfettiş Bloch ayrıca onun yasal anlamda en büyük koruyucusudur aynı zamanda tıpkı bir baba figürü olarak görünüyor. Şimdilik geçmişleri hakkında fazla bilgim olmasada daha fazla öyküleri okudukça ortaya çıkacağını düşünüyorum. Fakat Dylan Dog'un olmazsa olmaz karakteri sadık yardımcısı Arşak  Palabıyıkyan'dır.




Orjinal adı Groucho Marx olan Arşak karakteri baş kahramanın yancısı konumunda hemen hemen her hikayede yer alır . Orjinalinde aynı adlı Amerikan komedi  yıldızından uyarlanmıştır. Filmde oyuncunun ismi telif sorunu yarattığı için kullanılmamış fakat bizde çizgi romanlarda neden adını değiştirme gereği duyduklarını anlayamadım belkide gerçek Groucho Marx ülkemizde bu isimle tanınıyordu .








Sürekli soğuk espirile yapan Arşak hikayelere ayrı bir hava katıyor , gerçektende sıradışı bir yan karakter. Kendi solo kısa hikayelerine bile sahip olan Arşak'ın favori yancılarımdan biri olduğunu söyleyebilirim.
Birde Dylan'ın en büyük düşmanı Dr.Xabaras var şimdilik sadece okuduğum bir hikayede ucundan göründü . Oldukça dikkat çekici bir tasarımı olduğunu söylemeliyim :





Görüntüsü beğendiğim bir tarz olan ciddi , karizmatik ve tehditkar  kötü adam türünde .

Bu kadarlık tanıtım yazısı yeterli , beni kısa sürede kendisine bağlayan bu güzel serinin ileride hikayelerini de analiz edeceğim . Kesinlikle bu bu italyan şahaserini göz ardı etmeyin.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder