26 Mart 2013 Salı

Korsan Rotası 01



Son yazılarda biraz fazla Amerikan türüne eğildim , artık diğer türlere biraz eğilsem iyi olur yoksa bir Comic taraftarı gibi görüneceğim :) . Evet amerikan türünün daha fazla konuşulabilir materyali olduğu bir gerçek ama benim favorim Mangalardır . Bu yüzden kaliteli bir manga örneği olan Eiichiro Oda'nın yarattığı One Piece'den bahsetmek istiyorum  . One piece'e nasıl başladığımı daha önceki bir yazıda anlattım ayrıca o yazıda One Piece'i oluşturan taslak iki hikayeden bahsettim. Artık ana öyküye başlayabiliriz.

Öykü ilk sayfasında halka açık bir idam sahnesiyle başlar.  İdam edilecek kişi tüm dünyayı kasıp kavurmuş , hayallerin ötesinde bir hazine biriktirmiş , elde ettiği güç yüzünden korsanların kralı ünvanını almış olan GolD Roger'dır. İdam edilmeden önceki son sözleri işe şu olur : " Benim hazinemi mi merak ediyorsunuz ? Hepsini tek parça halinde toplayıp bir yere gizledim. Hazineyi kim bulabilirse onundur. " Bu son sözleri bütün dünyaya yayılır ve korsan çağı başlamış olur. One Piece'in geçtiği dünya fantastik bir evren aslında hikayenin başlarında  1500'ün ortaları ve 1700'ün sonları  arasındaki korsanlık dönemine atıfta bulunuyor. Yıl olarak 1500'ün ortaları olarak anlatılsada (İleri bölümlerdeki bir hesaplamadan çıkardım) , aslında atıfta bulunduğu olaylar ve bazı karakterlerin esinlendiği gerçek korsanlar korsanlığın altın çağı olan 1650-1750 aralığında geçen hadiseler. Fakat hikayedeki fantezi öğelerinin yüksekliği mangaka Oda'ya gerçek dünya ile sınırlı kalmaması gerektiği fikrini vermiş olacak ki One Piece'in geçtiği evrenide fantastik öğelerle doldurtma kararını aldırtmış olmalı. Bu arada One Piece tek parça anlamına gelir ve Korsan kralının hazinesine verdiği addır ve onu bulan kişi korsanların kralı ünvanının sahibi olur.  Daha sonra hikaye 10 senelik bir sıçrama yapıp küçük bir köye gelir. Bu yazıda One Piece'in ilk 7 sayısından bahsedeceğim daha çok ana karakterlerin kişiliği üzerinde durmak istiyorum.



Resimdeki kişi  baş karakterimiz Luffy'nin çocukluğudur . Taslak öykülerinde direk olarak yetişkin şekli gösterilir  bu yüzden Oda orijin öyküsü ile başlamayı uygun görmüştür ki bu mangalarda biraz nadir olarak gördüğüm bir durum. Genelde aksiyon ağırlıklı mangalar yüksek tempo ile başlar karakterin orijinine sonradan iner. Resimde Luffy bir korsan gemisindedir ve kendisini onlara kanıtlamak için bu harakette bulunmuştur. Bu sahne asla animede gösterilmedi eğer hiç mangayı okumadıysanız animede gördüğünüz Luffy'nin gözünün altındaki izin sebebini öğrenmiş oluyorsunuz :) . Kendisini kanıtlamaya çalıştığı korsan ise Kızıl saçlı Shanks'dir (Çok ünlü bir korsan olduğunu ileride öğreneceğiz) .





Luffy'e gerçektende çok benziyor animesinde açılış müziğinde gördüğümde babası zannetmiştim fakat akrabalıkları yok tahminim Luffy'nin ilham kaynağı olduğundan Oda ikisini benzetme kararı almış olmalı  , bu defa taslaktaki kısaca bahsedilen Luffy'nin güçlerini elde ettiği öykü daha geliştirilmiş bir şekilde anlatılır. Luffy'nin bıçakla yaptığı aptallığı bahane eden korsanlar barda bir eğlence düzenler. Eğlenceleri bir grup dağ haydutunun aynı bara gelmesi ile yarıda kesilir , haydutlar korsanlarla alay edip provake etsede Shanks tepki vermez , herhangi bir kavga olmadan haydutlar barı terk eder . Bu olay Luffy'i çok sinirlendirir ve Shanks'i korkaklıkla suçlar fakat Shanks kavga etmek için bir sebep olmadığını söyler. Yinede bu sözler Luffy'i ikna etmez tam çıkacağı sırada Shanks kolundan tutar ve ilginç bir şekilde Luffy'nin kolu lastik gibi uzar. Luffy tatlı niyetine garip bir meyveyi yediğini itiraf eder , bu meyve yiyen kişinin suda batmasına sebep olan ama süper güçler kazandıran şeytanın meyvesi adı verilen mistik bir meyve olduğu açıklanır. Bu olaydan birkaç gün sonra Luffy tekrar haydutlarla karşılaşır . Haydutların Shanks ve arkadaşları hakkında kötü konuşmasını hazmedemeyen Luffy haydutlara hakaret eder. Haydut lideri Luffy'i köy meydanında öldürecekken Shanks ve mürettebatı yetişir. Bu defa tamamen ciddi olan korsanlar Haydutları dağıtır , Haydutların lideri ise Luffy'i rehin alıp kayıkla denize açılır iyice açığa gelince Luffy'i suya atar fakat o sırada devasa bir deniz canavarı gelip bir lokmada kayığı haydutla birlikte yutar , tam Luffy'i yutacağı sırada Shanks Luffy'i kurtarır fakat canavarda Shanks'in bir kolunu yutar. Shanks'in tekrar yolculuğa çıkma zamanı geldiğinde Luffy son kez kendisini mürettebata alıp almayacağını sorar , Shanks onu tekrar reddedince Luffy bir gün kendi mürettebatını kuracağını ve one piece'i bulup korsanların kralı olacağına yemin eder. Bunun üzerine Shanks en kıymetli hazinesi hasır şapkasını Luffy'e verip bu sözünü gerçekleştirdiğin gün bana şapkamı geri ver deyip köyden ayrılır. Daha sonra büyümüş Luffy ile karşımıza çıkar , Shanks'e verdiği sözü tutmak için kayığına atlayıp macerasına başlar , açık denizde tekrar deniz canavarıyla karşılaşır ve uzuvlarını lastik gibi uzatması sayesinde canavara yumruğunu yapıştırır ve öcünü alması ile ilk sayı biter.


İkinci sayı Luffy'nin bir girdaptan kurtulması için bir fıçıya sığınmasıyla başlar. Fıçı, Alvida adında bayağı kilolu bir kadın korsanın mürettebatı tarafından bulunur. Mürettebatta Coby adında balık tutarken yakalanan ve korsanların arasında kalmaya mecbur tutulan zavallı bir kişi takdim edilir. Luffy fıçıdan komik bir şekilde çıkar ve Coby ile tanışır. Luffy neden böyle yolculuk ettiğini ve hayallerini Coby'e anlatıp ağzını açık bırakır. Coby ona ne kadar imkansız şeyleri düşlediğini söylesede Luffy ona asla hayallerinin peşinde koşmaktan vazgeçmeyeceğini söyler bunun üzerine cesaretlenen Coby ona kendi en büyük hayalinin Marine'e katılmak olduğunu anlatır. One Piece'in fantastik dünyasından ileride bahsederim şimdilik Marine'nin donanma gibi ama bütün dünyayı kapsayan kanun kuvveti olduğunu bilmeniz yeterlidir. O sırada Alvida  adamlarıyla birlikte kahramanlarımızın yanına gelir . Luffy bu agresif ve aşırı kilolu korsana hakaret eder , Alvida iyice çileden çıktığında Coby araya girmek ister fakat Luffy'nin verdiği özgüven sayesinde oda hakaret eder. Sinirden deliren Alvida Coby'e saldırır fakat Luffy araya girer ve güçleriyle Alvida'yı kolayca yener . Sonrada ikili Coby'nin korsanların el koyduğu kayığına binerek ayrılırlar.

Üçüncü bölüm ve 7. sayıya kadarlık bölüm Luffy'nin ekibine katılan ilk tayfa Roronoa Zoro'nun katılış öyküsünü anlatır. Hikayemiz Luffy ve Coby'nin kayıkla yol almasıyla başlar. Luffy Coby'ye Marine üssünde tutuklu olan Roronoa Zoro'yu eğer iyi bir adamsa mürettebatına almak istediğini söyler. Coby bunu duyunca panikler çünkü  kelle avcısı Zoro tam bir şeytan olarak tabir edilip bölgeye çok kötü nam salmıştır. Zoro'nun esir tutulduğu adaya geldiklerinde kötü namı anında fark edilir , adını zikrettikleri anda ada halkı hemen panik olur fakat işin garip yanı Marine'nin adadaki komutanı Teğmen Morgan'dan bahsetmekte halkı panikletmektedir. Kale biçimindeki üssün avlusunda Zoro heybetli bir şekilde direğe bağlı imajı gerçektende karakteri tam anlamıyla tanıtan bir imaj.




Coby bakmaya bile korkarken küçük bir  kız merdiven dayayıp avluya iner ve Zoro'ya pirinç topları ikram eder , Coby'nin şaşkın bakışları altında sahneye ilginç bir tip girer. Helmeppo adlı Teğmen Morgan'nın şımarık oğlu küçük kızı yakalayıp  pirinç toplarını ayaklarının altında ezer. Sonra daha kötüsünü yapıp kızın avlunun dışına fırlatılmasını emreder karşı çıkan askeri ise babasına söylemekle tehdit eder. Dışarı fırlatılan kızı Luffy yakalar sonrada Zoro'nun yanına gelir ve ilginç bir sohbete girişirler , sonunda Luffy eğer iyi bir adam olduğuna karar verirsem seni mürettebatıma alacağım der.
Sonrasında küçük kız olayların gerçek yüzünü anlatır, tüm mesele Helmeppo'nun başıboş bıraktığı vahşi köpeklerinden çıkmıştır , köpekler küçük kıza saldırdığında son anda Zoro gelip köpekleri öldürürek kızı kurtarır . Helmeppo kızı öldürtmekle tehdit edip eğer bir ay bağlı şekilde dayanırsa onu ve kızı affedeceğini söyler. Marine içinde bu şekilde otoritenin kötü kullanımı Coby'i hayal kırıklığına uğratır tam o sırada Helmeppo kalabalıklara hava atıp yarın Zoro'yu idam edeceklerini açıklar. Luffy ona verdiği sözü sorduğunda Helmeppo başından beri oyun oynadığını itiraf eder ve bunun üzerine Luffy'den yumruğu yer . Helmeppo koşarak babasına şikayete giderken , Luffy Zoro'yu kurtarmaya karar verir. Bu zamana kadar Helmeppo'nun babasının gücünü kötüye kullandığını zannedebilirdik fakat Morgan ile tanıştığımızda gerçektende gücünü kötüye kullanan kirli bir asker olduğunu görüyoruz. Sonrasında Zoro'ya gerçekler anlatılır ,ikisi birleşip Morgan ve askerleri yenerler ve böylece Zoro Luffy'nin ilk tayfası olarak mürettebata katılır böylece gerçek anlamda macera başlar.

Genel itibari ile ilk bölümler tamamen tanıtım amacında görünüyor , fantastik öğeler hikayeyi gerçektende zenginleştiren etken , deniz canavarları süper güçler büyük potansiyel taşıyıp okurlara geniş bir hayali dünya sunuyor. Baş karakterimiz Luffy gerçektende sevilebilir bir kişiliğe sahip , aptallık derecesinde saf fakat tamamen kararlı kişiliği ile bir doğal lider olduğunu kanıtlıyor. İdol olarak gördüğü Shanks hakkında da iyi bir başlangıç bilgisi aldık. Tahriklere kapılmaması ve gereksiz yere dövüşmemesi ilk bölümde ki önemli ayrıntılardan biriydi . En önemli sahne ise dostu için kolunu feda ettiği sahneydi , mangada ilerleyen bölümlerde  bu dostluk bağı kavramını sürekli göreceğiz. Sonrasında tanıştığımız karakter Coby ise başta tek kullanımlık gibi görünüyor fakat Oda bir çok kişinin aksine yarattığı karakterleri kolay kolay atan biri değil , bu onun gerçektende farkını ortaya koyan bir özellik. Coby'e gelirsek tamamen zavallı çaresiz bir ezik olarak  takdim ediliyor. Sonrasında Luffy'nin kararlılığını görünce kendiside cesaretlenip hayallerinin ardından koşmaya karar veriyor. Bu arada Luffy'nin ona yaptığı büyük bir iyilikten kısaca bahsedeyim Morgan'nın yenilgisi otoritesinin tamamen çökmesine neden olur , yaptığı tüm görev dışı eylemlerden dolayı tutuklanır (Manga buraları fazla detaylandırmadan geçiyor , pekte zayıf taraf olarak görmüyorum hikayenin akışında pekte önemi yok) . Morgan'nın çarpık düzeni yıkıldığı için askerler memnun olsalarda görevlerini yapmak zorundalar bu yüzden bu yüzden Luffy ve Zoro'ya adadan ayrılmalarını rica ediyorlar , işte bu noktada Coby'nin durumu sorun yaratır . Marine'nin istihbarat servisinin onun  korsan Alvida'nın gemisinde çalıtığından haberdar olma ihtimali Coby'nin donanmaya katılma hayallerini suya düşürebilirdi. Bu noktada Luffy, Coby'i tahrik edip kendisine yumruk atmasını sağlar , sonrasında askerlerin gözleri önünde temizce dövüp korsanlarla ilişkisi olma şüphesini tamamen ortadan kaldırır. Coby dayağı yedikten sonra Luffy'nin yaptığı iyiliği anlar ve tüm cesaretini toplayıp Marine'e katılmak istediğini bildirir . Bu isteği kabul edilir ve ayrılmak üzere olan kahramanlarımıza veda edip bir gün tekrar karşılamak için söz verir.



 Zoro'ya gelirsek ekibe ilk katılan karakter , cool haraketleri ve bir kılıç ustası olarak kısa sürede fan favorisi olan bu karakter (Şahsen benimde favorimdir) belkide Oda'nın yarattığı en başarılı karakterlerden birisi. İlginç bir şekilde orijin öyküsüne en az değinilen karakter Zoro , hikayesi birkaç sayfada geçiyor . Kılıç kullanmayı öğrendiği dojo'da ustasının kızıyla amansız bir rekabeti var. Dojo'nun en iyi öğrencisi olan Kuina en büyük kılıç ustası olmayı hayal ediyor fakat Kuina bir kız olarak doğduğundan bunu gerçekleştiremeyeceğini biliyor , bunun üzerine bir türlü onu yenemeyen Zoro bu düşüncesinin saçma olduğunu asla hayallerinden vazgeçmemesini söylüyor ve birlikte söz veriyorlar ikisinden birisi günün birinde en büyük kılıç ustası olana kadar çalışmaya devam edecekler. Fakat Kuina bunu gerçekleştiremeden kalp krizi geçirip genç yaşta ölüyor , bunun üzerine onun kılıcını alan Zoro ona verdiği sözü tutacağına yemin ediyor. Bunun üzerine korsan avcılığına başlayıp kendisine rakip aramaya başlıyor, sonuçta korsan çağının yaşandığı bir devirde en büyük kılıç ustasının bir korsan olduğunu tahmin etmek pekte yanlış sayılmaz. Onu sıradışı bir kılıç ustası yapan etkenlerden biride kılıç tekniği , tam üç tane kılıç kullanıyor . Üçüncü kılıcını ağzında taşıyor ki yaratıcı bir fikir olduğunu belirtmeliyim , eski uzakdoğu filmlerinde böyle bir üçüncü kılıç temasını duymuştum ama kullanan hep üçüncüyü havaya atıyordu. Tabiki ağızda taşınan bir kılıcın birisini kesmesi zordur ama zaten çizgiroman dünyası böyle fantezileri gerçekleştirmek için vardır.  Bu kılıç stili ve gözüpekliği ile nam salan Zoro , Luffy'den çok daha önce üne kavuşmuştur . Morgan ve askerleriyle savaştıkları kısımda ikilinin dostluk  bağları pekişir , Zoro Luffy'e hayalinin dünyanın en büyük kılıç ustası olmak istediğini ve bu yolda korsan olup olmamaya önem vermediğini yeter ki yolundan sapmamayı şart koşar , bunun üzerine Luffy'de ona Korsanlar kralı olacak kişinin ekibine ancak  en büyük kılıç ustasının yakıştığını ve onun bu hayalini gerçekleştiremezse büyük bir sorun yaşayacağını söyler. Böylece ikilinin dostluk bağı perçinlenir, ilerleyen bölümlerde Zoro mürettebatın ikinci kaptanı rolünde olduğunu göreceğiz , ekipte Luffy'den sonra en güçlü ikinci kişidir hatta bazen ağırbaşlılığından ötürü kaptan zannedilir .



Böylece bu uzun yolculuk başlamış olur rotanın bir sonraki durağında görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder